Türkiye'deki azınlıklar yüzyıllarca Türklerle birlikte yaşamış, zaman zaman aynı kaderi paylaşmış zaman zaman birbirlerine kol kanat germiş zaman zaman da kavga etmişlerdir.
Osmanlının ilk dönemlerinde Türklerle kardeşçe yaşayan azınlıklar, son dönemlerde toplumsal ve siyasi açıdan hareketlenmeye başlamış, bir kısmı yaşadığı topraklarda kalırken bir kısmı bu topraklardan göç etmek zorunda kalmıştır. Hem kalanların yaşayışları hem de gidenlerin gittikleri yerlerde nasıl bir hayat yaşadıkları, memleket özlemleri, dramları, taşıdıkları kültür vb. birçok romanda dile getirilmiştir.
"Adana'ya gidince Seyhan ırmağından benim için bir tas su iç!" diye bir Türk dostuna tavsiyede bulunan bir karakterden Kumkapı ile Ahırkapı arasındaki mahallenin bir benzerini Beyrut'a taşıyan azınlık mensuplarına kadar değişen bir yelpazede karakterler romanlarda yer almıştır. Kendini halis muhlis bir Osmanlı kabul ederek "Türk'tü ama komşularıyla kavga çıkarmazdı." diyen bir azınlık mensubu karakterle "Türkler için uğurlu olan bize uğursuz gelir." diyerek kendini Türk milletinden soyutlayan bir azınlık mensubu karakteri aynı yazarın farklı romanlarında görmek mümkündür.
İşte bu çalışmada hem paylaşmanın, kol kanat germenin ve kavganın hem de bunların zamanının ve sebeplerinin Türk romanına nasıl yansıdığı ortaya konulmaya çalışılmıştır.