Sinemanın tarihle ve bellekle ilişkisi çok yönlü ve tartışmalı bir alandır. Birbirlerinden neredeyse koparılamayacak bir sarmal olan bu çok yönlü ilişki bir taraftan sinemada düşünsel ve biçimsel olarak özgün yapımların ortaya çıkmasını sağlamış diğer taraftan ise zihnimizdeki geçmiş kurgularını güçlendirmiş yada alt üst etmiştir. Bu yapıda geçmiş beyazperdede bugünle ilişkilendirerek canlanmış geçmişe dair filmler gelecek kurgularına yön verebilcek potansiyeli içermiştir. Sinema çağının tanıklığını yaparken belgeledikleriyle ve kurguladıklarıyla aslında her zaman toplumsal bir tarih yazımı da yapmıştır. İşte tam da bu nedenle sinemada geçmiş anlatıları, iktidarların devlet politikalarının günlük siyasetin odadığında olmuştur. Tarihin siyasal bir savaş meydanı olması ve otoriteye başkaldıranında bu başkaldırıyı bağmaya çalışanın da tarihin desteğini yanına almaya çalışması tarihsel filmlerin alt birer sanat yapıtı olarak değerlendirilmesini imkansız kılmıştır. Filmler seyirciyi farklı zamanda ve mekanlarla buluşturduğu gib çeşitli ideolojik kurgularıda popüler mecrada seslendirmişlerdir. Bu kitapta geçmişten günümüze kadar Türk sinemasının tarihin temsilinin hangi uğruklardan geçerek bugünkü biçimini aldığına dair örnekler üzerinden aydınlatıcı bir fikir edinebileceğiniz gibi, bu biçimde gelecekte nasıl bir hal alabilceği konusunda da yeterli ip uçları yakalayacaksınız.