7. yüzyılda özgün alfabesiyle yazıtlar/bengü taşlar diken Türk toplulukları daha erken çağlarda nerelerde yaşadı ve ne gibi izler bıraktılar? Yazar bu çalışmasında Erken Orta Çağ (Hun-Göktürk-Uygur) Dönemi yazılı kaynaklarını, arkeolojik buluntuları ve kayda alınmış Türk destanlarını birlikte inceliyor. Elde ettiği verileri kodlayarak Türk kültürünün devamlılığını geriye doğru Tunç, Eneolitik hatta Neolitik çağlara kadar takip etmeye çalışıyor. Destanların, mitolojik ögeler barındıran kısımlarıyla arkeolojik, etnolojik/etnografik ve halk bilimsel verilerin çoğunlukla birbirlerini teyit ettiğini ortaya koyuyor.
"Dişil tasavvur edilmiş varlıkların tümünün ortak bir adı olması, tanrıça özellikleri göstermeleri ve hemen hemen tüm özelliklerinin benzeşmesi nedeniyle kadim Türk tanrıçasından izler taşıdıkları kanaatine ulaştım. Böylece 'Türk Tanrıça' adında karar kıldım." ifadeleriyle başlangıçta "Türk Mitolojisinde Tanrıça ve Dişil Varlıklar" adını uygun gördüğü çalışmasını, belgelerin yönlendirmesiyle "Türk Tanrıça" olarak değiştirdiğini belirtiyor.