Her kişi ve topluluk, kendisinden farklı ortamlarda yaşayan, farklı bilgilenme yollarından geçmiş bir başka kişi ve topluluktan bir şeyler öğrenir ve dolayısıyla bu öğrendiklerinin adlarını kendi diline taşır. Bir kişi veya toplumun bir başka kişi veya toplumdan kendi diline aldığı sözler, alıntı veya alıntı söz olarak bilinir. Bir dilin söz varlığı, yani sözlük ögeleri, başlıca iki kaynağa dayanmaktadır. Birincisi, mevcut ögeleri ses ve anlamca değiştirme, ikincisi ise, başka dillerden almadır. Bu yüzden, her dilin söz varlığı, iç ögeler ve dış ögeler diye ikiye ayrılır. İç ögeler, bir ulusun kendi ürettiği bilgilerin; dış ögeler ise, başka uluslardan öğrendiği bilgilerin adlarıdır.
Evrenin bütün olgu ve olayları, parça bütün ilişkisinden ibarettir. İnsanoğlunun tarihi de, aile, boy ve kavim bölünme ve birleşmelerinden oluşur. Bu gerçeklik, onların dillerine de yansır. Dillerdeki her bölünme veya birleşme, yeni aile, boy ve kavimlere gebedir. Bölünme ve birleşmeler, bazen yüzyıllarca süren uzun ve sancılı süreçlerdir. Her bölünme, eski komşuluk veya akrabalıkları ortaya çıkarırken; her birleşme de, yeni komşuluk veya yeni akrabalıkları doğurur. Zamanla, eski komşuluk veya akrabalıktan uzaklaşıldığı, yeni komşulukların ise, akrabalık düzeyine tırmandığı görülür. Böylece, yeni kavim ve uluslar, yeni diller ortaya çıkar.
Birden çok dil arasında gerçekleşen etkileşim, dil ilişkileri olarak bilinir. Dillerin etkileşimi, jest ve mimikten vurguya, sesten söz, söz öbeği veya cümleye kadar dilin bütün alanlarında görülebilmektedir. Aynı söz ve özelliklerin birden çok dil tarafından paylaşılıyor olması ise, dil akrabalıkları kavramının tartışılmasını gündeme getirmiştir. İnsanlık tarihine bir bütün olarak bakmak, dil ilişkilerini, dil bölünme ve birleşmelerini daha doğru değerlendirebilmek için son derece önemlidir.
Türkçenin Alıntılar Sözlüğü, Türkiye Türkçesi konuşurlarının başka dillerden öğrendikleri bilgilerin adlarını kapsamaktadır.