Ahmed Yesevî ile Türkistan'da başlayan Türk sufi geleneği sadece Türk Dünyası coğrafyasıyla sınırlı kalmamış Türklerle kültür ilişkisi içerisinde olan diğer coğrafyalara da yayılmıştır. Etkileri kendi döneminden sonra da devam eden bu sufi gelenek aynı zamanda Türkçenin de ses bayrağı olmuş, dervişler, erenler, gaziler, abdallar, buğrahanlar, alp-erenlerle filizlenmiş koca bir çınar olarak Türkistan'dan Balkanlara kök salmış, yaygınlaşarak sonraki kuşaklara da aktarılmıştır. Türk sufizmi, inanç ve ritüel odaklı olmakla birlikte tarihi ve sosyo-kültürel bir zeminde ortaya çıkarak gelişmiştir. Yüzyıllar boyunca Türk toplum hayatını derinden etkileyen sufiler, Türk inanç sisteminin, tarihinin, dilinin, kültürünün hatta sosyal ve siyasal yaşamının biçimlenmesinde önemli rol üstlenmişlerdir.
Editörlüğünü yürüttüğüm bu kitapta Ahmed Yesevi, Yunus Emre, Hacı Bektaş Veli gibi öncü isimler başta olmak üzere Türk sufizmi ele alınmıştır. Kitap, Türk sufizminin tarihsel, toplumsal ve inançsal kökleri, öğretileri, bireysel ve toplumsal görünümlerinin sosyal bilimlerin çeşitli disiplerince ele alındığı yazılardan oluşmaktadır. Kitaptaki yazılar bir araya getirilirken hem Türk sufizminin öğretisiyle tanış olmak isteyen heveslilere hem de konu üzerine derinleşmek isteyen araştırmacılara ulaşmak amaçlanmıştır. Böylece sufizmin temel kaynaklarından, henüz keşfedilmemiş yönlerine; tarihselden çağdaşa ve Türkistan'dan Balkanlara sufilerin yaşamlarından çağdaşlarıyla ilişkilerine kadar geniş bir konu çeşitliliği ortaya çıkmıştır. Söz konusu sürecin ayrıntılı bir değerlendirmesine odaklanarak, yazılarda Türk sufi mirası, yazma eserler, kaynak niteliğinde dil malzemeleri, tarihî eserler, mimarî yapılar, sözel varlık, arkeolojik buluşlar, maddi ve manevî kültür ögeleri ele alınmıştır. Türkiye, Azerbaycan, Özbekistan, İran, Arnavutluk, Kazakistan ve Litvanya'dan araştırmacıların değerli katkılarıyla ortaya çıkan bu kitapta her biri Türk sufiliğinin farklı bir yönüne ışık tutan 44 yazı bir araya getirilmiştir.