Türkiye'de İslamizasyon sıklıkla iddia edildiği gibi, "aşağıdan yukarıya" uzanankitlesel taleplerle gerçekleşmedi. Tam da bunun aksine ordu, sermaye ve ABD'ninbaşını çektiği ittifaklar eliyle "yukarıdan aşağıya" örgütlenerek, kitlelere solunpanzehri olarak zerk edildi. Bu çalışma 90 yıllık Cumhuriyet dönemini kesintisizKemalist-İslamcı karşıtlığı üzerinden okuyan ve İslamcılığı merkeze karşı çevreyi,devlete karşı sivil toplumu temsil eden bir siyasi aktör olarak nitelendiren paradigmayakarşı çıkmaktadır.
Türkiye'de İslamcılık, Soğuk Savaş sürecinde merkez tarafından ezilen, mağduredilen ve baskı gören çevrenin temsilcisi bir siyasal akım değil, 1960'lardan itibarensınıf siyaseti üzerinden yükselen işçi ve öğrenci hareketlerine karşı merkezin, büyük sermayenin ve ordunun arka çıktığı bir dinamiktir.