Türkiye-Rusya ilişkileri tarihte çoğu zaman rekabet üzerine kurulmuştur. Bu süreç 2000-2015 yılları arasında ekonomik temelli olarak işbirliğine dönüşmüştür. 2015 yılındaki uçak krizi iki ülkeyi yeniden rekabet temelli bir sürece itmişse de ABD'nin politikaları Türkiye-Rusya arasında tüm sorunların bir kenara bırakılarak kazan-kazan üzerine kurulu bir işbirliğine girmelerine neden olmuştur. Türkiye ile Rusya'nın her konuda anlaşabildiğini söyleyemeyiz. Fakat özellikle iki ülkeye karşı ABD ve AB'den gelen saldırılara karşı sırt sırta verdiklerini görüyoruz.
Rusya'nın Suriye'de İran ve Esed ile olan yakınlığı ABD ve AB açısından hedefte olmasını güçlendirmektedir. Bu nedenle Suriye'de Türkiye-Rusya işbirliği iki ülkeye de meşruiyet kazandırmaktadır. Bu sayede Rusya, Türkiye üzerinden İran-Esed baskısını azaltırken, Türkiye de Rusya üzerinden sağladığı askerî destekle Suriye'de rahat hareket edebilmektedir. İki ülkeye karşı ABD'nin sert politikasının şu ana kadar başarısız olduğunu söyleyebiliriz.
Bu eserde 2016-2017 yılları arasında Rusya-Türkiye temelli gelişen ilişkiler üzerine yapılan analizler toplu biçimde yayınlanmaktadır. Astana ve Soçi süreçlerinde neler konuşulduğu ve iki ülkenin Avrasya vizyonu genel olarak ele alınmıştır. Rusya-Türkiye arasında Suriye'de gelişen ekonomi dışında askerî-teknolojik işbirliği NATO üyesi Türkiye açısından olduğu kadar diğer üyeler açısından da yeni bir dönemi işaret etmektedir. Bu hâliyle NATO müttefiklerinden yeterli desteği alamayan Türkiye'nin Rusya ile işbirliği hâlinde bölgesinde kendi güvenliği başta olmak üzere istikrar sağlama konusunda çaba gösterdiğini söylemeliyiz. ABD'nin Türkiye'ye karşı sert politikaları devam ettiği sürece bu işbirliği daha da gelişecek gibi duruyor. NATO'nun bu işbirliğine dair endişelerini de dikkate aldığımızda gelecekte Avrasya'da yeni bir güvenlik temelli bloğun kurulması da mümkün olabilir. Bu süreç; bir taraftan NATO-ABD, diğer taraftan da Türkiye'nin inisiyatifindedir.