İdeolojilerin bittiği tezi, neo-liberal kültür atlasında yer alan bir iddia. Böyle bir söylemin çemberinde yapılan İslamcılık tartışmaları, genellikle İslam'ı ve Müslümanları anlatmaktan çok, İslam'ı ve Müslümanları kendi anlam eğrisinde konumlandırmayı ve yeniden biçimlendirmeyi amaçlıyor. Bu çalışmalar vakıayı tanımaya ve anlamaya değil, tanımlamaya ve yönlendirmeye çalışıyor.
Fıtratımızla ve eşyanın tabiatıyla barışık bir esenlik ve adalet iklimine ihtiyacımız var. Çağa fıtratla barışık yeni bir insan/toplum modeli ve öğütlenme biçimi armağan edebilmeliyiz.
Türkiye'deki İslami uyanış süreci kur'an merkezli bir biçimlenmenin yolunu açtı; ama bu süreçte yeterli bir İslami örneklik ve toplumsal model oluşturulmadı. Türkiye'deki tevhisi düşüncenin biçimlenme ve hayata müdahale etme sürecinde dökülenler de, küsenler veya içe kapananlar da oldu, istikametini koruyanlar ve kendini yenileyenler de... Tüm zaaf ve kazanımlarla birlikte bu süreç, yakın tarihten ders çıkartacaklar için çok önemli tecrübi veriler sunmaktadır. Bize düşen; geçmiş hatıralarla ve tartışmalarla çakılıp kalmak değil, elde edilen çok değerli kazanımlarımızdan hareketle geleceğimizi tasavvur ve inşa etmenin temellerini oluşturmaktadır.