Osmanlı Devleti'nde modernleşme hareketlerinin başlaması ile beraber süreç içerisinde birçok kurumda radikal değişiklikler meydana geldi. Bu değişimden önemli oranda etkilenen kurumlardan biri de eğitim oldu. Klasik medrese eğitim sisteminin yanında mekteb adı altında Batılı tarzda eğitim veren yeni bir kurum faaliyete açıldı. Yaklaşık yüzyıl boyunca medrese ve mektebin beraber mesaisinden sonra Türkiye Cumhuriyeti'ne geçiş ile birlikte medreselerin faaliyetlerine son verilmiş ve yeni eğitim öğretim sistemi okul adı altında modern bir formda devam ettirilmiştir. Bu çalışma tam da bu noktada cumhuriyet tarihi boyunca resmi olarak faaliyetlerine son verilen, Anadolu'nun ve bazen de sınırları aşarak İran, Irak ve Suriye'ye uzanan bu medreselerin nasıl ve hangi şekillerde halen devam ettiği üzerine odaklanmaktadır. Elinizdeki çalışma; Türkiye'de halk nezdindeki İslami anlayışın ve dini eğitimin toplum ile kurmuş olduğu sıkı ilişki neticesinde konjonktürel olarak kendisini yeni baştan nasıl dizayn ettiğini, kökeni Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da (Şark) bulunan medreseler üzerinden ortaya koymaktadır. Bununla beraber tamamıyla alan verilerine dayanan bu çalışmada, özellikle Türkiye'nin Şark bölgelerinde bulunan; ancak göç ile ülkenin birçok iline yayılan dini ve kültürel bir aktör olarak seydaların toplumsal köklerine, rollerine ve onların klasik medrese eğitiminin bugüne kadar gelmesindeki fonksiyonlarına detaylı olarak değinilmiştir. Son olarak seydaların modernleşme sürecine dâhil olmaları ile sekülerleşme durumları, toplum ve siyaset alanında meşruiyet kazanma stratejilerine odaklanılmıştır. Böylece modernleşme sürecinin din adamları üzerindeki etkisi önemli birer dini ve kültürel aktörler konumundaki seydalar üzerinden değerlendirilmiştir.