Usandırıcı kaosları ve çatışmalarıyla Ortadoğu'nun gölgesinde kalan Kafkasya, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuzeydoğu sınırında önemli bir kültürel-diplomatik ilgi havzamızdır. Özellikle Azerbaycan, Türk dünyasına açılma kapımız da olması itibariyle Ankara için vazgeçilmez bir müttefik, dost ve kardeş ülkedir.Bütün bu verilere rağmen ne Kafkasya'yı, ne de özellikle Azerbaycan'ı yeteri derecede tanıdığımızı, hatta anladığımızı söyleyemeyiz. İşte, elinizdeki bu kitap bu ciddi eksikliğimizi dolduruyor. Hem de bunu doyurucu bir şekilde yapıyor. Eserde, gerek ansiklopedik bilgiler, gerekse çağdaş veriler ve yerinde yorumlar birlikte, birbirini takviye edercesine yer almış. Yazarları kutluyor ve her kesimden okuyucuya bir "referans kaynağı" olarak tavsiye ediyorum.
- Prof. Dr. Mim Kemal Öke
Kafkaslar karlı yüksek dağları, derin ve mücadele dolu tarihi, farklı kültürel, dinî etnik yapısı, halklarının renkli müziği ve savaşçı kimliği ile Avrupa ve Asya kıtalarını Hazar, Karadeniz, Akdeniz ile bağlayan altın bir kapıdır. XX. yüzyılın ilk çeyreğinde, Osmanlı-Rus-İran İmparatorlukları arasındaki rekabet, I. Dünya Savaşı sonrasında Kafkasya'nın sınırlarını ve siyasal sistemlerini yeniden şekillendirmiştir. Bununla birlikte 1991'de Sovyetler Birliğinin dağılması ile ortaya çıkan çatışmalar, bölgedeki sorunları tırmandırmıştır. Ancak en önemlisi bölgedeki petrol ve gaz rezervlerinin Batı pazarlarına açılma noktası olan Kafkasya'daki ekonomik ve siyasi gelişmeler yeni bir rekabet sürecini tetiklemiştir. Genç meslektaşlarım tarafından hazırlanan bu akademik çalışma Kafkaslarda ortaya çıkan kırılmaları, istikrarsızlıkları, ekonomik ve siyasal sorunları, tarafların barış arayışlarını analiz etmiştir. Ancak bu bilimsel çalışmanın; aynı zamanda bölgede ortaya çıkan enerji sorunları, petrol boru hatları ve terörle mücadele gibi farklı konuları uluslararası ilişkiler mantığı içerisinde teorik ve pratik anlamda analiz eden bir akademik araştırma olduğu değerlendirilmektedir.
- Prof. Dr. Mesut Hakkı Caşın
Türkiye-Azerbaycan ilişkileri, Soğuk Savaş sonrasında, ayrı bir önem ve stratejik değer kazanmıştır. İkili ilişkiler, 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel döneminde, "iki devlet-tek millet" başlığı altında değerlendirilmiştir. Bu çerçevede Bakü-Tiflis-Ceyhan petrol boru hattı başta olmak üzere, enerji nakil hatları, Hazar petrolünü Akdeniz'e ulaştırma yüzeyinde pek çok işbirliği verili zeminde gelişerek sürmektedir. Öte yandan Azerbaycan, Türkiye'nin "Türk dünyası"na ve Orta Asya'ya açılan kapısıdır. Ermenistan'ın, Dağlık Karabağ işgaliyle Güney Kafkasya'daki dengeler, 1990'lardaki bağımsızlık süreçlerinin filizlendiği başlangıç aşamasında, istikrarsızlığa kavuşmuştur. Genç meslektaşlarımın bu konudaki titiz çalışmaları, tarihsel zeminden, güncel gelişmelere kadar olan zaman aralığında akademik anlamda önemli bir işlev görecektir. Kendilerini içtenlikle kutlarım…
- Yrd. Doç. Dr. Deniz Tansi
Azerbaycan; enerji kaynakları, dinamik toplumu ve istikrarlı siyasi yapısıyla 21. yüzyılda adından en çok söz ettirecek ve yükselişi devam edecek önemli bir bölgesel güçtür. Türkiye ve Türk dünyası ile yakın ilişkileri de düşünüldüğünde, Azerbaycan'ın Türkiye kamuoyunda daha iyi bilinmesi ve tanınması adına yapılan bu çalışmanın kıymeti daha iyi anlaşılacaktır.
- Yrd. Doç. Dr. Ozan Örmeci