"Türkiye'nin orada ne işi var?", uzun zamandır Türk dış politikasında sorulan önemli sorulardan biridir. Bilhassa Soğuk Savaş'ın sona ermesi ile birlikte ABD ve Sovyetler Birliği arasında iki kampa bölünmüş olan uluslararası düzen -her ne kadar ABD kendini "süper güç" olarak ilan etmiş olsa da- çok kutuplu bir düzene evrilmiştir. Demir perdenin ortadan kalkması ile Türkiye'nin NATO nezdindeki jeopolitik önemi ve ağırlığı ise yapılan yorumların aksine artmıştır. Jeopolitik blokların oluşturduğu dikey küreselleşme olarak adlandırılabilecek yeni dünya düzeninde dünya, çoklu gruplara bölünürken kısa vadeli koalisyonlar ve ticari bloklar, Türkiye'nin önüne yeni stratejik fırsatlar sunmaktadır. Bu bağlamda ABD'nin en büyük çekincesi Türkiye'nin kenar kuşaktan koparak Avrasya bloğuna dâhil olmasıdır. Türkiye, kara ile denizin savaşında denize açık Asya ile karasal Asya'nın bütünleşmesini Avrasya majör aktörü olarak güçlü diplomasi ve istihbaratıyla yeni dönem küreselleşmeyi bölgeselleşme üzerinde inşa edilmesini sağlayacaktır. Neticede "Türkiyenin orada çok işi olacak".