Bu kitaptaki denemeler Türkmenlerin tarihleri, gündelik yaşamları, dinleri, dilleri ve bu başlıkları dikine kesen siyaset üzerinedir. Türkmen topluluklarının gerek kendi bağımsız yurtlarında (8-11. Yüzyılda Hazarötesi) gerek uyruğu olduğu devletlerin topraklarındaki yaşamları konulan sınırlara rağmen bir yersiz yurtsuzluğa denk gelir. Bu yüzden mekan/coğrafya Türkmen yaşamında devletli toplumlarda olduğundan başka özellikler gösterir.
Mekanın, bir yere yerleşmenin, kentlileşmenin uygarlığın önkoşulu sayıldığı bir anlayış zaten en baştan göçebe toplulukları ve Türkmenleri tarihdışı, mekandışı, kültürdışı... sayar. Oysa onların yaşama biçimleri, örgütlenmeleri, özgürlüğe düşkünlükleri bu mekansızlığın, tarihsizliğin, sınırsızlığın doğrudan bir ortamı olarak var olur.