"Derin düşlerimden uyandırmasan şimdi, beklesen
bindiğim atların cenklerden dönüşünü, terli terli
öpsen beni en çok nefes aldığım şehirlerimden
öyle bir dövsen ki hasretlerimi, kaldığı yerden
sürse koridorun ucundaki sur nefesleri, sürülse
gecelerin içine ayın aydınlık yüzünün sesleri
Ya da, öyle bir gül köpürtsen de, kızgın bahçelerde
dilimden tutsan Şileyda, yanıp kavrulmadan önce
kısalıp uzamadan önce günler gibi, uğur'larken
tanrının en şımarık çocukları olan firari yılları
yaşlılığında yakalayan sıvacıkuşlarına söylesen de
gelip ağaç kovuğuna kapatsalar beni, geldiğinde
baharlar, yazlar karıncalara çıkartsalar ruhumu"