"Fedolya'ya ya da bir başka kümeye ait değildi. Kendine aitti ve bu, cesaret gerektiren bir durumdu. İzole edilmiş bir yaşam layık görülmüştü ona. Dayatılmıştı da. Tespitlerini, tutkularını bir kenara bırakması istenmişti. Bunun için zorlanmıştı. Tüm bu çabalara rağmen, ne yazık ki kendinden bekleneni verememiş, kümesel yaşama ayak uyduramamıştı."
İlk romanı Hayal Avcısı ile edebiyat dünyasına adım atan yapan Cengiz Zıypak, ikinci romanı Tutkunun Sessiz Çığlığı ile bireysel bir çırpınışın nelere mal olabileceğini, nasıl zaferle sonuçlanabileceğini, her yaştan okurun beğenisini kazanacak bir anlatım diliyle gözler önüne seriyor.