On iki öykünün yer aldığı Tutulma, bizi farklı ortam ve mekânlara, belki çevremizde olan bazen habersiz olduğumuz bazen de yanı başımızda bulunan hayatlara götürüyor.
İlk olarak, diğerlerinden bağımsız bir öykü ile karşılaşıyoruz; düşünen, anlamaya çalışan, sorgulayan insanın çaresizliğine dokunuyoruz; ardından kırsal hayatın koşturmacasında bir köy halkının hâllerini gülümseyerek okuyor; gıybet kazanlarının bolca kaynatıldığı bir mahalleden geçiyor; ihaneti, aşkı bir de öyküdeki karakterlerin gözlerinden görüyoruz. Çarpık siyasete ve bu siyasetin çalışanlarına yazarın kendine özgü söyleyiş biçiminden, mizahi bir pencereden bakıp, kadın erkek ilişkilerinin farklı boyutlarına tanık olurken kadına şiddet konusu ile ilgili farklı tutumları seziyoruz. Daha pek çok karakterin bizi beklediği Tutulma'da her öyküde, çevirdiğimiz her sayfada, insanların, durumların, anların mizahi yanlarını ortaya çıkaran bir yazar profili ile karşılaşıyoruz.
Yazarın akıcı anlatımının peşinde keyifle okunan bir eser olan Tutulma, kendine özgü üslubu ve esprili anlatımı ile yer yer çarpık düşüncelerin ve bu düşüncenin ürünü bir ahlak anlayışının eleştirisini satır aralarında fark ettiriyor.