Saçlarını ensesinde toplayıp tarağın dişlerini kızıl buklelerinin arasına yerleştirdiğinde içinde hastalıklı bir sızı hissetti.
Telli duvaklı geldim evinize. Sandım ki kızınız olacağım.Yanılmışım. Siz gelin değil dilsiz uşak aramışsınız kendinize. Hoş sesimin çıktığı da yok. Kestiniz sesimi soluğumu. Dayak kötek de cabası. İnsan kıyabilir mi sevdiğine vurmaya? Bütün erkekler böyle mi? Fiziksel olarak daha güçlüler diye kadınlardan ve kendilerini haklı çıkarmak, sindirmek için eksik gördükleri eteği, bedenlerinin gücüne sığınıp da el kaldırmak, tartaklamak. Bu yetmezmiş gibi diliyle de dövmek. Aşağılamak, hor görmek, eleştirmek, yaptığın her şeyin suç olması, dokunduğun eşyanın es kazayla bozulmasından bile senin sorumlu tutulman. Nasıl yaşanır bu evde? Nasıl geçer bir ömür bu kargaşa içinde? Yuvam,diyebilir miyim her gün diri diri gömüldüğüm bu mezara?