Ne yazı ne şiir, ikisi de edebiyat değil. İnsanın yazısı, elyazısı, alınyazısı, olyazısı, yolyazısı. Bazen büyük okyanuslar gibi gözüken, hem içimizi hem aklımızı kavuran, yakan, susuzluktan boğulduğumuz bu çölden çıkmak için gereken yolluğumuz bizim. Yazı da yolluk şiir de. Uçurumdan da, azgın nehirlerden de, çölden de onlarla çıkıyor insan ve onlara çıkıyor. Tarhan Gürhan'ın Uçurumu Koruyan Korkuluk kitabı, Cemal Süreya'nın Uçurumda Açan kitabının adını hatırlattı, 'uçurumda açan çiçek' oldu. Uçurumda açıyor ama zehirli değil, yakıcı. Zehri atmak için kaçınılmaz olarak yakıcı.
- Haydar Ergülen
Yıllar önceAlkoliçe - Kendini Kundaklama Dersleriile aşkın ve ayrılığın haritasını çizenTarhan Gürhan,Uçurumu Koruyan Korkuluk'ta ayrılıkla ve özlemle başa çık(ama)ma günlerini anlatıyor. Ayrılıkla başlayıp çöpe atılan şişelerle sona erdirilmeye çalışılan aşkın her hali, hayat ve ölümün kıyısında geziniyor. Gürhan'ın fişlerden dolaplara, peçetelerden gazetelere her anını kayda geçirdiği günlerinin bir araya geldiği ve bir aşkın anatomisini çizen bu kitap, sizi korkularınızla değil; korunması gereken uçurumların varlığıyla yüzleştiriyor.