İnsanlığın tarihi gelişim süreci içinde bilgiyle olan ilişkisi aynı zamanda bilgiyi koruma, depolama ve kullanma gereksiniminin karşılanacağı kütüphane, arşiv ve bilgi merkezlerinin doğmasına da olanak sağlamıştır. Bu kurumların amacı, üretilen bilginin kullanışlı bir hale getirilmesi ve toplumun daha geniş kesimlerine ulaştırılması için elverişli ortamları yaratmaktır. İnsanlığın ilk dönemlerindeki bilgi kayıt ortamlarının özellikle de yazının ve dilin gelişmesiyle birlikte değiştiği, basit bir kil parçasının bilgi taşıyıcısı olduğu, değişen kayıt ortamlarıyla birlikte yeni bir sürece evrildiği görülmektedir. Kağıdın ve matbaanın bulunmasıyla birlikte bilgi, daha geniş toplum kesimleriyle buluşma olanağı bulmuş ve toplumsallaşma sürecini de geliştirmiştir. Bu toplumsallaşmayı sağlayan en önemli kurumlar ise bilgi merkezleridir. Toplumsal hafızanın bir çıktısı olan bilgi, ekonomik kalkınma için gerekli olan bir kaynaktır. Bilimsel, teknolojik, ekonomik, sosyal ve kültürel kalkınmayı hedefleyen ülkelerin bilginin üretilmesi, kaydedilmesi ve bu bilgiden katma değer elde etmesi için belirli politikalara ihtiyaç vardır. Bu ihtiyaçtan hareketle birçok gelişmiş ülke bu politikaları üretmiş ve ekonomik kalkınmada birer rehber olarak kullanmıştır. Bu politikalar "Ulusal Bilgi Politikaları"dır. Bu çalışmada bilgi ve bilgi politikalarına ilişkin kavramlar, uluslararası bilgi politikaları, Türkiye'deki kütüphane raporları, kalkınma, bilim ve teknoloji planları incelenmiştir. Çalışma sonucunda, Türkiye'nin ulusal bir bilgi politikasına duyduğu ihtiyaç vurgulanmış ve bu hedefe varmak için öneriler sunulmuştur.