"(...) her şeyden önce, bu tür korkunç hak ihlalleri nasıl meydana gelebildi? AYM'nin ölüm kalım meselelerinde dahi kendi yargı yetkisini kısıtlamasının açıklaması ne olabilir? Ya AİHM'in, 'yakın ve geri dönüşü bulunmayan bir zarar riski' açıkça mevcut olmasına rağmen geçici tedbir taleplerini reddetmesi nasıl açıklanabilir? Nasıl oluyor da onlarca yıllık AİHM denetimine rağmen Türkiye güvenlik kuvvetleri hâlâ cezasızlık rejiminden faydalanabiliyor? Bu sadece, Türkiye'nin AİHM kararlarına riayet etmemesi sorunu mudur? Yoksa AİHM'in etkililiği üzerinde de düşünmemizi gerektiriyor mu?"
Dilek Kurban, Ulusaşırı Adaletin Sınırları'nda uluslarüstü mahkemelerin, etno-politik çatışmalar bağlamında, azınlıklara fiziksel şiddet ve politik baskı uygulayan otoriter rejimleri etkili bir şekilde denetleyebilmek için sahip oldukları olanakları ve önlerindeki engelleri sorguluyor. Bu amaçla, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) Türkiye'de devam eden Kürt çatışmasıyla ilişkisini ele alıyor.
Kürtlerin hukuki mobilizasyonunun izini süren Kurban, Kürt bölgesinde süregiden şiddeti mümkün kılan etmenlere de işaret ediyor. Bu gelişmeler karşısında AİHM'in otoriter rejimler karşısındaki etkisinin sınırlarını ve bunun nedenlerini inceliyor.
Ulusaşırı Adaletin Sınırları, Türkiye örneğinden hareketle, insan hakları bağlamında uluslarüstü mahkemeler ve hukuki seferberlik konusundaki çalışmalar için yeni sosyo-hukuki araştırma yolları öneriyor.