Özellikle savaş veya iç savaş zamanlarında bireyler, normalde sahip oldukları ahlaki liderlerden yahut silah arkadaşlarından gelen emirlere uyma refleksi kendisini daha belirgin olarak hissettirmektedir. Bu otomatize itaat eğilimi nedeniyle insanlar objektif olarak kötü olarak çok kötü olarak vasıflandıracağımız eylemlerde bulunmaktadırlar ve çoğu zaman bunun farkında dahi olmamaktadırlar.
İşte bu nedenle, Hannah Arendt'in ifadesiyle kötülük sıradanlaşmaktadır. Sıradanlaşan insanlık dışı eylemler daha kolay ve büyük ölçekte gerçekleştirilebilmektedir. Ruanda veya Bosna örneklerinde apaçık ve çok acı bir şekilde gördüğümüz gibi yanlış üzerinde oydaşmasının mümkün olmayacağını düşüneceğimiz sayıda olan insan kalabalıkları, bir histeri atağındaymışçasına soykırım veya benzeri suçları işleyebilmektedir.
İşlenen bu suçların ise "emir emirdir" gibi yaklaşımlarda tecviz edilmeye çalışıldığı gözlenmektedir. Bu çalışma, amirin emri savunması ve bu savunmanın hukuki etkisinin uluslararası hukuk açısından incelenmesini amaçlamaktadır. Çalışma kronolojik olarak savunmayı incelemekte ve nihayetinde Roma Statüsü'nde savunmanın düzenlenme biçimini irdelemektedir.