Şüphe yok ki aile, toplumun hatta ümmetin ve insanlığın temelidir. Allah (cc) her canlının varlığını devam ettirmesi için sünnetullah dediğimiz bazı kurallar koymuştur. İnsanın da insanca ve İslam'ca varlığını devam ettirebilmesi için aile müessesesini koruyup devam ettirmesi zorunluluktur. Dolayısıyla bu başlığı bir slogan yapıp yaygınlaştıralım ve sesimizi duyurabildiğimiz her platformda haykıralım: "AİLE YIKILIRSA ÜMMET YIKILIR."
Şu halde bir toplumun geleceği ve varlığının devamı, aile yapısının sağlam olarak devam etmesi ve aileler arası akrabalık bağlarının sıcaklığına bağlıdır. Yani aile ne denli sağlam ve akrabalık ilişkileri ne denli sağlıklı devam ediyorsa toplum da o denli sağlam ve güçlüdür. Ama aile yapısı çürümüş ve akrabalık bağları çökmüşse toplum da çökmüştür. İsterse maddi değerler açısından dudak ısırtacak güce sahip olsun.
Şunu da kessin olarak bilelim ki bir millet; parası, silahı, teknolojisi ve nüfus kalabalığıyla değil manevi değerleriyle güçlüdür. Bu manevi değerler din, iman, sılay-ı rahim, komşuluk, arkadaşlık, aile vb. değerlerdir. Bir toplumda bu değerler ne denli güçlü, sıcak ve işler durumda ise o toplum o denli güçlüdür. Bir toplumda bu değerler zaafa uğramışsa o toplum zayıftır. Eğer bir toplumda bu değerler yok olmuşsa o toplumun kendisi de er veya geç yok olmaya mahkûmdur. Hatta belki yok olmuş da farkında değildir. Bu değerlerin oluşturulup korunmasında değişik etkenler bulunmakla beraber, şüphesiz bu konuda lokomotif görev ailenindir.