Dil, insanlar arasında anlaşmayı sağlayan bir iletişim aracıdır. İnsanlar, duygu ve düşüncelerini birbirlerine dil vasıtasıyla aktarırlar. Dil, kültürün en önemli taşıyıcısıdır. Kültürün en önemli ögesi, hatta hazinesi olan dil bozulunca kültür, kültür bozulunca da millet yok olacaktır. Dil, insanın duygu, hayal ve düşünce dünyasının dış dünyaya açılan penceresidir. Bir anlamda dil, insanın iç dünyasının aynasıdır.
Dil, bir milletin millet olabilmesinin en önemli şartıdır. Her milletin kendince bir anlaşma dili vardır. Milletlerin oluşturduğu devletler de kendilerine özgü anlaşma diliyle konuşur. Mesela Türkçe, Türkiye Cumhuriyeti'nin resmî dilidir. Devletin resmî dili olduğu için de devlet kurumlarında başka bir dil ile konuşulmaz, konuşulmamalıdır. Devlet, ortak bir gelecek için söz vermiş insanların bir bayrak altında oluşturdukları, sınırları olan bir kurumdur. İnsanların kendi aralarında anlaşabilmeleri için ortak bir dilin olması gerekir. Bunun olmaması, devletin olabilecek en kısa zamanda parçalanabileceğini gösterir. Çünkü devletin esası birlikte yaşama arzusuna bağlıdır.
Bir toplumun veya devletin bünyesinde meydana gelen siyasi, sosyal, kültürel vb. değişimleri anlamanın en güzel, en basit yollarından biri o toplum veya devletin diline bakmaktır. Devletin kurmuş olduğu düzeni sürdürebilmesinde, toplumun biçimlenmesinde, sosyal grup ve kurumların, toplumu oluşturan insanların kendilerini ifade etmelerinde dilin çok önemli bir yeri vardır. Bir millet, ortak bir dili paylaştığı sürece bir arada huzur içinde yaşayabilir. Aksi hâlde mensubu olduğu devlet, parçalanma sürecine girmiş demektir. Dil, kültürün taşıyıcısı olduğuna göre toplumun her kademesindeki kişiler tarafından iyi öğrenilmeli ve kullanılmalıdır.
Devlet ve millet hayatımızın bekası ve bütünlüğü için dilimizin inceliklerini bilmemiz düşüncesinden yola çıkarak hazırlanan bu eser, Yükseköğretim çağındaki gençlerimize ana dilimizin derinlerinde gezmek için kılavuz olma amacıyla kaleme alınmıştır.