"Dünya Hazin Yıllar'ı iki kere yaşamış derler. Bunların ilki pek sert olmasa da ikincisi yeryüzünü baştan sona terletecek kadar kuvvetli bir ateşten beslenmişti.
Esaret içinde geçen birçok yıl kuzey ışıklarının iğfale uğramasına, nicesinin Kıyı Şeridi'nde karanlığa gömülmesine vesile oldu.
"Göklerden gelen adamın soyu kan ağlıyor" diyorlardı.
"Yalazın kırmızısı bizi alaşağı edecek! Belendis toprakları bir avuç adamın kaderine kaldı!" Fakat bozulan teşekkülün Mazan Diyarı'nda nihayete varmadan evvel, Gök Kral'ın Sırrı ile tekrar uyanacağı 1519'a kadar muğlaktı: O ki, verdiği isim saltık şehirlerin; Asır Memleketler'in, Del Kuşağ Melekleri'nin, Rubbath'ın, gök ülkelerin burçlardaki livalarının, kam ağacından oyma kral tahtlarının, Belendis'in, Balacar'ın, Solgun Diyar'ın, Halekin'in, Hümer'in, Sirnâ'nın, Ahyere'nin ve dahi tüm Orta Çağ'ın bahtını açacaktı. İşte, Ak Günler'in hisar ardına kadar tesir ettiği yüzyıllık silsile, tam olarak yeni bir rüzgârın göklere esmesiyle başlamıştı."