Yara iner, çağlar gelir geçer. Söz bulanır, hurûf dağılır. Zaman ki imgedir, ufalanır, tozu eşyaya siner. Eşya kırılır, şey kalır. Şeyler toplaşır şiir olur. Şiir ırmağa karışıp toprağa sızdığında, toprak çatlar; tohum kurtulur...
Ve tohum Lethe'dir, kabuğunda elem çiçeklenir. Elemden özge şarap mı var? Mürekkepten bir elek gelir; şarap süzülür, esrar elenir. Yeryüzünde sarhoşlar belirir. Ve şarap içilip esrar duman olduğunda, kâğıt yanar, mürekkep kurtulur...
Mürekkep Lethe'dir; yaradan damlar, yaraya mühürlenir. Yara kitap olur, mühür kebikec; geçtir artık ağıtlar için, esirgenmek için çok geç... Sonra bir rüzgâr eser, mürekkep kurur, ağrı durulur. Kalp yorulur, kısık bir ah gırtlağa kurulur. Evet, kıyametten yalnız o ah kurtulur...