Türk çocuk edebiyatında şiirli, oyunlu, taklitli metinler sevilir. Dizili, çağrışımlı kısa şiirler tekrarlana tekrarlanan akılda kalır.
Kolay öğrenmenin yolu, kısa ve ritmik metinli olmasıdır. Bilmeceler, halk edebiyatının çocuk eğitiminde en eski metinleridir.
Zekâ kıvraklığı yanında toplum değerlerini aktarma bakımından önemli olan bilmeceler soru cevap biçimindedir. Soran bilgili, yaşlı karşılığını bulacak olan ise çocuktur. Çocuk ile dede, nine birlikte Türkçenin güzelliklerini ararlar birlikte. Bilmece somut öğeleri bulma yarışı değil mi? Eski klasik bilmecelerde eşya, hayvan, zaman, beden, giysinin özellikleri sıralanır, çocuk işaret parmağını alnına koyarak düşünür düşünür bulmaya çalışır.
Zorlanınca "İpucu" ister. Aşama aşama bilmece oyunu; sorma, düşünme, bulma, söyleme ve ödül, ceza bölümleriyle uygulanır.
Eğitim öğeleri, araçları kümeleştirilmeli. Zaten zaman ve mevsimler de bu gruplamaya uygundur. Kış eşya, öğeleri bu mevsimde sorulur.
Köy ve şehir eşyaları da farklıdır. Günümüzde eşya ve bilgiler hızla değişmektedir. Çocuklara yeni eşya, nesne ve varlığı tanıtmak için bilmece halinde sorulmalı.
İşte eğitimde buna uygun eser ve çalışmalar yeterli değil. Çocuk edebiyatı görsel, işitsel öğelere dayanmalı. Oysa eskiden beri somut öğeler yerine hayal gücü ile bulunacak soyut özellikler öne çıkarıldı. Bilmece sormada çocuk edilgen, dinleyici durumundadır, bunu değiştirmek gerek; çocuk hareket etmeli, aramalı.