2015 yılının başlarında Ekonomi Bakanlığı'ndan (mülga Dış Ticaret Müsteşarlığı) emekli olduğum zaman kamu hizmetinde 39 yılı tamamlamak üzereydim. 12 yılı "gönül coğrafyamız" olarak ifade edebileceğim bölge ve ülkelerde geçen bu 39 yıllık kamu hizmetinde, yurt içinde ve yurt dışında karşılaştığım bâzı hususları ve değerlendirmelerimi yazıp yazmama konusunda bir müddet düşündükten sonra, hâtıralarını yazanlar kervanına katılmaya karar verdim. İyi mi ettim, bilemem.
Bu düşünceden hareketle, bâzen üzülerek gönül telimi sızlatan, bâzen mutluluktan gözlerimi nemlendiren görüp yaşadığım olayları ve tecrübelerimi paylaşmayı bir görev telâkkî ederek yazdım.
"Görüp yaşadığım" önemli olayları yazmak niyetiyle başlamışken, kendimi bir anda tahmin edemediğim ayrıntıların içinde buldum. Gördüm ki, esere ruh ve mânâ kazandıracak olan şeyler, ayrıntı olarak görülen detaylarda gizli.
Şâyet eser bu detaylardan arındırılacak olursa, yazılanlar kuru bir hikâyeden ibâret kalacaktır. İşte bu bakımdan yazılmış olan bu eser, hâtırattan öte bir kalıba, yâni "ete kemiğe büründü" demenin yerinde olacağını düşünüyorum.