Üss-i İslâm ya da İslâmî Hakikatlere Dayanan Yeni Akâid İlmi Filibeli Ahmed Hilmi'nin "genç müslümanlığın ihtiyaçlarını tatmin edecek tarzda tertip ettiği, yeni bir akâid" kitabıdır. Sebeb-i telif olarak görülebilecek bu cümlede yazar, diğer akaid kitaplarından farklı olarak, "yeni" hasıl olan bir "ihtiyac"a İslâm'ın esasları ile cevap verdiğini söylemektedir.
Kitabın kaleme alındığı tarih (1913-1914), Osmanlı Batılılaşmasının yalnızca askerî ve eğitim alanları ile sınırlı kalmadığı bir dönemdir. Artık tamamıyla toplum yapısının da kültürel açıdan Batılılaşması gerektiğini düşünen tahsilli seçkin bir kitle vardır. Bu kitleye göre, Batı'nın üstünlüğü ve Doğu'nun geri kalmışlığı tartışmasız bir gerçektir. Aradaki açık, ancak "ilim ve fen" ile kapatılabilir. Buradaki ilim ve fenden kasıt, özellikle Fransız pozitivistlerinin -başta Auguste Comte- etkisiyle şekillenen, sadece fiziksel dünyanın gerçeklerini dikkate alan bilimsel bilgidir. Batılılaşmayı şart görenler tarafından ilericilik-gericilik problemi haline gelen bu süreç, karşıtlar için ise dini devre dışı bırakma problemi olarak kabul edilmiştir. Bu kabullerin dışında, bazı aydınlar tarafından İslâmın terakkiye mani olmadığına, ilme ve toplumsal yapıya etkisi bakımından suçlu görülemeyeceğine dair fikirler öne sürülmüştür. Üss-i İslâm, bu minvalde kaleme alınmış eserlerden biridir.
Akâid, İslâm dininin inanç bakımından zaruret saydığı esasların incelendiği ilim dalıdır. Allah'ın varlığı, melekler, peygamberlik müessesesi, âhiret hayatı, kaza ve kader gibi konuları içine alır. Filibeli Ahmed Hilmi, düşüncede pozitivizm ve materyalizmin etkisiyle toplumun terakkisi için devre dışı bırakılması gerektiği öne sürülen din esaslarını, dönemin iddialarına cevap vermek suretiyle yeniden ele alır. Böylece dönem tartışmalarına ilmî bir seviyeden katılmış ve din ile metafiziğe ilişkin şüpheli yaklaşımlara "yeni bir akaid" kitabıyla cevap vermiştir.