Utangaçlık
Amerikalı psikiyatrlardan oluşan küçük bir grup 1980’li yıllarda geniş kapsamlı bir konsensusa vardı: Utangaçlık ve ona benzer pek çok kişilik özelliği aslında kaygı ve kişilik bozukluğuydu; psikolojik çatışmalardan ya da toplumsal gerilimlerden değil, beyindeki kimyasal bir dengesizlikten ya da sinirsel ileticilerdeki işlev bozukluğundan kaynaklanıyordu. Psikiyatristlerin temel başvuru kitabı sayılan Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders’ın (DSM) [Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal Elkitabı] üçüncü (1980 ve 1987) ve dördüncü (1994) basımları onlarca yeni ruhsal bozuklukla beraber yayımlandı. Ve bu başvuru kitabı ilaç endüstrisinin ve yönlendirilen sağlık hizmetlerinin yardımıyla, dünyanın ruhsal bozukluklara bakışını dönüştürmeye başladı. Christopher Lane Amerikan Psikiyatri Kongresi’nin yayımlanmamış ve son yıllara kadar erişime kapalı durumda kalmış geniş arşivinden yararlanarak yazdığı bu kitabında, DSM’nin üçüncü ve dördüncü basımlarının hazırlanmasında önemli rol oynamış kişilerin mektuplaşmalarını ve bu kişilerle bizzat yaptığı röportajları da kullanarak bu yetersiz tanımlanmış, esrarengiz kaygı bozukluğunun, sosyal fobinin nasıl çağımızın bir numaralı psikososyal sorunu haline geldiğini açıklıyor. “Nüfuzlu psikiyatrlar, ilaç firmalarıyla ortaklık kurarak (ya da onların sponsorluğunda) her ülkede insanların sadece küçük bir yüzdesine acı veren bir sorunu abarttılar mı? Neden utangaçlık gibi, zorlayıcı da olsa sıradan bir duygu durumunu, ilaçla tedaviyi gerektiren bir beyin kimyası bozukluğu olarak tarif ettiler?”
Devamını Oku