İlk yayımlanışının üzerinden beş yüz yıldan fazla bir süre geçen Utopia, radikal ve provokatif bir eser olma niteliğini hep korudu, koruyor.
Thomas More bu ölümsüz eserinde insanların barış ve uyum içerisinde yaşadığı, eğitim imkânlarından kadınların da eşit şekilde yararlandığı ve mülkiyetin ortak olduğu bir ada- ülkeyi anlatıyor. Fantezi, yergi, her şeyin inceden inceye planlandığı bir yönetim anlayışı ve oyun arasında gidip gelen metin, savaşların, siyasal çatışmaların, toplumsal gerginliklerin ve servetin yeniden paylaşımının gerisindeki gerçekliklere ışık tutuyor; yazarının korkudan, baskıdan, şiddetten ve acıdan uzak bir yaşam süren yurttaşlar topluluğuna duyduğu özlemi ifade ediyor.More'un bu klasik eserini 21. yüzyılın merceğinden ve çağrıştırdığı diğer içerimlerle birlikte değerlendirmemize China Miéville'in Önsöz'ü̈ ile Ursula K. Le Guin'in Sonsöz'ü yardımcı oluyor.