Çoklu kişilik bozukluğunu anlatan bir roman
Bir insanın içine kaç kişi sığabilir? Bir yürek, birden fazla ruhun karmaşık dansına ev sahipliği yapabilir mi? Dışarıdan bakıldığında sakin bir surat, iç dünyasının fırtınalı denizlerinde kaybolurken sadece dışarıdan görülen suretinin ötesine geçebilir mi?
Belki de her birimiz, kendi içimizde birçok sırrı ve hikayeyi barındıran farklı evrenlerde yaşıyoruzdur. Unutulmuş arzular, unutulmaz anılar ve kim bilir kaç türlü duygu, hep bir arada, tek bir insanın içinde.
Hem ben şimdi, beni duyan herkese sesleniyorum! İçimde hangi adam konuşuyor? Aklımda ve kalbimin bilmediğim bir köşesinde!
Ben tek bir kişi olamam! Aynı anda kendimi sayısız farklı kişi gibi hissediyorum. Bu his, bekleyecek hiçbir şey kalmayana kadar devam ediyor. Aynı yeni doğan bebeklerin zayıf ve esnek, öldüğü zamansa kaskatı olmaları gibi. Hangimizin varoluşu daha taze ve hangimizin sonu varoluşun umutsuz düşü?