İki yaşam arasındaki uçurumu kaç katla ölçebilirsin?
Şantiyeye, yatakhane zindana ne kadar uzaktı burası. Uykuya dalmadan önce son düşündüğü şey, 'Hep burada, hep uzakta kalsam...' oldu. Erdo ve Dünya, biriktirdikleri türlü dertlerle örselenmiş bambaşka yaşamlarında, ilk kez aynı çatının altında, birbirlerinden habersiz uyudular. Uyku adildi. İkisine de aynı güçle el verdi, ikisini aynı şefkatle bağrına bastı, kolladı. Uyku onları eşit ve bir kıldı.
Büyük şehir. Vahşi bir çekim merkezi. Vaatleri de büyük, keşmekeşi de. O kadar büyük ki, herkes birbirinden ölçülemeyecek kadar uzak. Farklılıklar ve karşıtlıklar bitmeyen bir kaos içinde, bir arada. Binalar yükseldikçe hayatlar daralıyor. Şehir büyüdükçe insanlar küçülüyor. Varsıllık arttıkça yoksunluk yayılıyor; yeni "yaşam" alanları, yakın durması beklenen hayatları öteliyor uzaklara.
Erdo, üniversite hayaliyle geldiği metropolde boğulurken; Dünya, varlıklı ama daracık dünyasında yarınını arıyor. Erdo başkalarının hayatını inşa ederek, Dünya ise başkalarının hayatından silkinip kurtularak bir gelecek kurmaya çalışıyor kendine. Türkiye'nin genç nabzına kulak veren yazar Mine Soysal'dan, birkaç kareden fazlasını göremediğimiz iki hayatın öyküsü.