İlk sene köylüler yazın gelmeyişi üzerinde pek durmadılar. Bu onlar için, kendilerini birden hafta ortasında bulmak gibiydi. Birisi günlerden salı değil de çarşamba olduğunu söylediğinde zamanın hızına şaşırır, arada kayıp bir gün olabileceğini nasıl aklımızın ucundan geçirmezsek, Kamşatlılar da yazın gelmemiş olma ihtimalini hiç düşünmediler. Konuşma aralarında "Yazdan da bir şey anlamadık!" "Ne kısa sürdü," deyip ay sonuna doğru havaların belirgin bir şekilde soğuduğuna kendilerini inandırdılar. Günlerce süren tipi de bu inancı kuvvetlendirdi. Fakat bir sonraki sene yani Tanha yılında da yaz gelmedi. Otun'da da.
Uzun Kışın Suçlusu, şehirden ve zamandan uzak büyülü bir dünyayı getiriyor okurlarına. Bilinmeyen bu diyarlarda kurallar yok, takvimler yok; kış var, yalnızlık var ama en önemlisi, nerede ve hangi zamanda yaşarsa yaşasın, değişmeyen ve ruhunda sayılamayacak kadar çok kuyu açılmış olan insan var.