Nefes kesici bir andı. Bu tuhaf, dâhi ve acı çeken adamı nihayet anladığımı hissediyorum. Etkilenmiştim... hem de çok. Dudaklarım aralandı. Göğsüm inip kalkıyordu. Elim uzandı...
Parmak uçlarımız birbirine daha yeni dokunmuştu ki, gürültü patırtılarla yerlerimizden sıçradık. Kapı hızla açılıp kapanınca perdeler dalgalandı. Kapıları böyle açan tek kişi tanıyordum! Elimi küt küt atan kalbime bastırdım.
Gelen Emerson'du! Oydu! Ama ne halde! Saçı diken dikendi, en güzel gömleği harap olmuştu, yırtık bir yeni koluna parçalanmış bir zırh eldiveni gibi dolandı. Yüzünde kızarıklıklar vardı ve bir gözünün yarısı kapanmıştı. Sıyrılmış parmak eklemlerinden kan damlıyordu ve ellerinde birer kılıç tutuyordu. Hayatımda bu kadar etkileyici bir sahne görmemiştim! Kalbim patlayıp göğsümü parçalayacak sandım.
...Emerson hızla döndü. Kılıçlardan birini bırakarak kapıyı kapadı... sürgüyü takar takmaz kapı diğer taraftan yapılan vahşi saldırının etkisiyle sarsılmaya başladı. Sonra Emerson tekrar döndü. Dosdoğru bana baktı.
"Amelia" diye haykırdı. "Üstüne bir şeyler giysene, Tanrı aşkına!"
Peters, romantizmle macerayı mükemmel bir polisiyeye çevirmeyi çok iyi biliyor.
Philadelphia Inquirer
Elizabeth Peters'ın "Mısır polisiyeleri" dizisi, Amelia Peabody'nin Krallar Vadisi'nde nefes kesen yepyeni bir macerasıyla devam ediyor.