Allah ile beşer arasındaki iletişim yollarından biri ve en önemlisi peygamberlerin aldığı vahiydir. Peygamberler, Yüce Allah'ın bu mesajını insanlara bildirmek üzere seçilen özel insanlardır. Hz. Muhammed'in (sas), Hira Dağı'ndaki küçük mağarada aldığı ilk vahiyden vefatına kadar geçen süreçte mesaj, bazen uzun, bazen de kısa pasajlar halinde geldi.
Vahyin yirmi üç yılda peyderpey gelmesinin hikmetlerinden biri, Allah Elçisi'nin (sas) muhatap olduğu toplumun vahyi sindirmesi, vahyin mihmandarlığında toplumsal ilişkilere çeki düzen verilebilmesi için fırsat bulunmasıdır. Allah'ın koruması altında olan vahiy, bizzat Hz. Peygamber (sas) tarafından görevlendirilen kâtipler tarafından yazdırılmış ve onun hayatında kısmen ya da tamamen birçok insan tarafından ezberlenmiştir.
Allah Elçisi (sas); sohbet, hutbe ve hitabelerinde Kur'ân'dan âyet ve sureler okuyarak vahyi insanların zihin dünyasına hâkim kılıyordu. Ayrıca karşılaşılan sorunların çözümünde vahyin yol göstericiliğine müracaat ediliyordu. Böylece vahiy, Allah Elçisi'nin (sas) hayatında en güzel örneği görülen, nebevî toplumu şekillendiren ve İslam medeniyetini oluşturan ana unsur oldu.