Jack London, Vahşetin Çağrısı'nda, çetin doğa koşullarıyla ve sahiplerinin acımasızlıklarıyla mücadele eden bir köpeğin üzerinden insanlığın dizginlenemeyen hırsını anlatıyor.
Güneşli, yeşil bir vadideki konforlu yuvasında yaşayan Buck bir gün kaçırılır ve kutup bölgesinde altın arayan insanlara, onların kızaklarını çekmesi için satılır. Güçlü kuvvetli bir köpek olsa da, yeni yaşam koşullarına ve en önemlisi buz gibi havaya alışması zaman alır. Zorluklar bunlarla sınırlı kalmaz; kızak köpeği olarak kullanılmak, bazen kırbaçlanmak, kötü muamele görmek onuruna dokunur. Yine de yılmaz, hem kendisine diş gösteren köpeklerle hem merhametsiz insanlarla büyük bir mücadeleye girişir. Tüm bunların ortasında, yaban hayatının derinliklerinden gelen bir ses onu çağırmaktadır.
"Jack London'ın yaşadığı yıllardaki popüler yazarların hiçbiri Vahşetin Çağrısı'nda okuyacağınız şeylerden daha iyisini yazamadı."
Henry Louis Mencken
"Jack London'ın romanları Amerika'da şimdiye kadar yazılmış romanların en iyilerindendir."
George Platt Brett, Sr.