Dil ve konuşma, bir anlama, anladığını tanımlama, tanımladığını da isimlendirme eylemidir. Bu eylem, bir süreç içerisinde, muhatap toplumun ortak bir kanaati olarak gerçekleşir. Kelimeler, kavramlar, deyim ve terimler de bu tanımlama ve isimlendirmeler sonrasında ortaya çıkarlar. Toplumlar kelimelerden çok bu kavramlarla, deyim ve terimlerle konuşurlar.
Mekke ve çevresindeki toplumun diliyle muhatabına ulaşan son ilahi vahiy Kur'ân da, bir dilde bulunan bütün özelikleri kullanarak dilsel bir hitabe olarak nazil olmuş ve muhatabını etkisi altına almıştır. Vahyin muhatabını etkilemesinde Resul'ün eminliğinin önemli bir payı bulunsa da, asıl önemli etken vahyin tabiatıydı. Vahiy, ilahi mesajı muhatabının dili üzerinden, onların anlayacağı ve etkileneceği bir dil ve üslupla, onların kelime ve terimleri ile ifade ediyordu.
Elinizdeki bu kitap, Kur'ân'ın edebi özellikleri ve anlatım usulleri ile ilgili tespit ve açıklamaların yanı sıra, ilahi vahyin mahiyetini ortaya koyduğu düşünülen "vahiy ile ilgili elli civarındaki terimi" de açıklamaya, bu terimlerin birbiri ve ilahi vahyin bütünü ile olan ilişkisini de göstermeye çalışmaktadır.