Sosyal medya ortamlarının siyasal iletişim süreci açısından kullanımını kronolojik olarak 2011 Genel Seçimlerinden itibaren günümüzdeki sıcak politik gelişmelere kadar taşıyan ve tartışan bu çalışmanın ardında, bu çalışmaya kaynaklık eden, ilham veren bir başka kapsamlı çalışma/araştırma projesi ve bu işi gerçekleştiren ekibin bir araya gelme ve yazma motivasyonu olduğunu belirtmeliyiz önce. Peter Burke'ın Bilginin Toplumsal Tarihi II-Encyclopédie'den Wikipedia'ya'da vurguladığı "Becerilerin tarihi pek ender yazılmakla beraber, 'nasıl yapılacağını bilme', kesinlikle 'bir şeyi bilme'nin yanında bir yer hak ediyor." (Ryle, 1949, Thelen; 2004'den akt. Burke, 2012: s. 6) sözünden hareketle öncelikle bu çalışmanın gerçekleşme öyküsünü kısaca aktarmak ve böylece niyetimizi de okuyucuyla paylaşmak istiyoruz.
Çok genel bir özetle web 2.0 diye tanımlanan yeni iletişim ortam ve araçlarının en popüler ve yaygın uygulamaları olarak sosyal medyanın siyasal iletişim sürecinde kullanılmasını konu edinen bu araştırma projesinde, sosyal medya ortam ve araçları ile siyasal iletişim arakesitinde, siyasal iletişim sürecine dahil aktörlere, özellikle liderlere, diğer siyasetçilere ve kurumsal yapılar olarak siyasi partilere sosyal medya arayüzeyinde yer alan söylemsel pratikleri (yazılı ve görsel paylaşımlar) üzerinden bakılmış ve çevrimdışı yapılan görüşmelerle de siyasi partileri temsil eden (milletvekilleri, MYK üyeleri, milletvekili adayları, sosyal medya uzmanları gibi) kişilerin süreç, araç ve ortamlara ilişkin görüşleri alınarak çalışma desteklenmiştir. Siyasal iletişim sürecinde sosyal medya ortamlarının kullanılmasının siyasetçiler-siyasi partiler ve yurttaşlar arasında siyasi katılım temelinde katılımcı demokrasinin güçleneceği varsayımıyla hareket eden bu araştırmada, siyasi partilerin, liderlerin ve adayların Türkiye'de 2011 Genel Seçimlerinde sosyal medya ortamlarını hangi amaçlarla, ne şekillerde kullandıklarına, bu bağlamda ortaya çıkan ortak ya da benzeşen kullanım pratiklerine, siyasi partilerin resmi web sitelerine göre sosyal medya ortamları kullanmalarıyla ortaya çıkan olanaklara ve bu ortamlarda kullanıcının yeni medyanın etkileşimsellik, katılım, kullanıcı türevli içerik üretme gibi özellikleri kullanması sonucunda siyasi partilerin ve liderlerin söylemsel pratiklerinin ve siyasal iletişim sürecinin ne şekilde etkilendiğine bakılmıştır.
Bu kitabı yazan ekip olarak, saha çalışmasında bir çeşit "katılımcılarımız" olan siyasi partiler, temsilcileri, siyasetçiler ve elbette bu sürecin en önemli parçası olan yurttaşlar tarafından da okunabilecek, kolaylıkla erişilebilecek yeni bir metin oluşturma gereksiniminin ortaya çıktığını fark ettik. Bundan yaklaşık üç yıl önce siyasal iletişim ve sosyal medya başlıklı bir araştırma projesi gerçekleştirmeye karar verdiğimizde birlikte çalışma pratiği olan, ortak bir dil üretmiş bir grup akademisyendik. Daha sonra yolumuz ortak çalışma konularımız olan, benzer bir yaklaşım ve dille meseleleri ele alan diğer çalışma arkadaşlarımızla kesişti.
04-06 Aralık 2013 tarihinde Türkiye Sosyal Bilimler Derneği tarafından düzenlenen 13. Ulusal Sosyal Bilimler Kongresi kapsamında katıldığımız bir panelde siyasal iletişim sürecinde sosyal medya ortamlarının kullanımı ağırlıklı olarak AKP, CHP ve BDP üzerinden tartışılmış, Mayıs 2013 tarihinde siyasi partilerin ve milletvekillerinin Mayıs gündemine koşut olarak sosyal medyayı ne şekillerde kullandıkları ele alınmıştı. Bu kitap çalışmasını gerçekleştiren herkesin dahil olduğu panelin ardından, çalışmanın daha güncel tartışmalarla ve daha çok kişiye ulaşabilecek biçimde yeniden okunarak ve kurgulanarak dolaşıma sokulması gerektiğine karar verdik. Bundan ötürü de çalışmamızın adını Siyasetin Yeni Hâli: Vaka-i Sosyal Medya koyduk. Kitabın içeriğinin oluşturulmasında, Haziran 2013'te Türkiye coğrafyasında yurttaşın sivil katılımına ve seçim sandığı dışında yurttaşlığı tecrübe etmesine önemli bir katkı sağlayan Gezi Direnişi'nin yaşanmışlığı, ardından AKP hükümeti ve Gülen Cemaati arasında yaşanan iktidar bloğu kırılmasının, bunun siber uzamdaki tezahürleri olarak akseden sosyal medya savaşlarının hiç kuşkusuz etkili bir rolü oldu.