Dramatik ve epik sistemi karşılaştırmış ve her iki sistemin, sahneyle seyirci alışverişinin nasıl ve ne yönde olması gerektiğini, kendilerinin belirlediğini söylemiştir. Seyirci tiyatroya, günlük yaşamından ve içinde yaşadığı toplumun koşullarından edindiği bir "birikim" ile gelir. Yığınla sorunu, sıkıntısı ve düşüncesi vardır; tiyatroya eğlenmeye, açılmaya gelmiştir. Bunlar tiyatronun vazgeçilmez işlevleridir. Dramatik tiyatronun kullandığı 'gerici' sistem, bu birikimlerden seyirciyi arıtma'yı öngörür, onu boşaltır, rahatlatır; onu sokağa etkinliği tükenmiş olarak salıverir. Oysa, bilim çağının tiyatrosu olan epik tiyatro, bu işlevi, çağımıza yaraşır bir biçimde düzenler. Seyircinin kaafasında karmaşık ve düzensiz bir biçimde bulunan bu "birikimi" bir düzene sokmaya, sorunlarını bilinç düzeyine sıçratıp açıklamaya yönelir. Epik tiyatronun eğlendiriciliği, işte bu bilinçlenmenin getirdiği çağdaş hazdır.