Çağdaş toplumlarda, devlet tüzel kişiliğine vergi salma, zor kullanma ve para basma olmak üzere, gerçek kişilere verilmeyen üç temel yetki verilmiştir. Bunlara ilave olarak hukuk kuralları ihlallerini cezalandırma yetkisi de sadece devlete ait bir yetkidir. Bu dört yetki sayesinde "devlet egemenliği" veya "devletin üstün iradesi" gerçekleşir. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası Türkiye Cumhuriyeti'ni "sosyal bir hukuk devleti" olarak nitelendirmiştir. Devletin sosyal hukuk devleti ilkesinin yüklediği ödevleri gerçekleştirebilmesi için, özel kesimde oluşan kaynaklardan bir kısmının kamu kesimine, yani Devlete aktarılması gerekir. Bu da genel anlamda vergilerle gerçekleşir. Vergi kanunlarının, diğer birçok kanunda bulunmayan bazı özellikleri vardır. Bunların başında vergi kanunlarının süratle değişen ekonomik yaşamın bütün gereklerini takip ederek ve yeni koşullara uyarak değişiklik göstermesi gelir. Belirli bir zaman ve o zaman içindeki koşullara bağlı olarak konulmuş olan hükümlerin yeni olaylara uygulanması özel bir uzmanlığı gerektirir. Vergi idaresinin olduğu her ülkede vergiler başta olmak üzere, kamu alacaklarının etkin ve süratle tahsilinin, kamu hizmetlerinin sağlıklı bir şekilde yürütülebilmesi açısından işlevsel bir önemi vardır. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'na (m.65) göre, Devlet, sosyal ve ekonomik alanlarda Anayasa ile belirlenen görevlerini, bu görevlerin amaçlarına uygun öncelikleri gözeterek malî kaynaklarının yeterliliği ölçüsünde yerine getirir. Kamu alacaklarının zamanında tahsil edilememesi halinde, mali kaynakların elde edilmesi aksayacağından Devletin görevlerini yerine getirebilmesi de olumsuz etkilenecektir. Dolayısıyla tüm toplumu ilgilendiren kamu alacaklarının diğer alacaklara kıyasla etkili ve ayrıcalıklı olarak tahsil edilmesi gerekir.