Eşi tecavüze uğramış, vahşice öldürülmüştü. Çaresizlik içinde sokaklarda yaşayan bir asker; hayatına son vermek, sevdiği karısına cennette kavuşmak istiyordu. Uçurumun kenarına gelmiş, son kez gökyüzüne bakarak kendisini boşluğa bırakmak ve dünyalar kadar sevdiği karısına, biricik eşine kavuşmak kararlığındaydı ki bir kedi sesi duydu. Genç bir kız kendisine sesleniyordu. Hayal gördüğünü sandı ama başını gökyüzünden indirip etrafına baktığında, saçı başı dağılmış genç bir kız ve dünya tatlısı, minik, bembeyaz tüylü, masmavi gökyüzü renginde gözleri olan yavru kediyi gördü. 'Aman Allah'ım bu gerçek mi? ' dedi.
Uçurumun kenarından kızın uzattığı eli tutarak biraz uzaklaştı, eğildi yavru kediyi kucağına aldı. İçini inanılmaz bir huzur kapladı. Gökyüzüne baktı, öldürülen karısını düşündü. Artık yaşamak için yeni bir amacı olduğunu hissetti. Karısını öldüren fabrikatörün oğlundan yaptığının hesabını sorması gerekiyordu.
Tüm ezilenlerin, gariplerin, kimsesizlerin özledikleri VİCDANLARINDAKİ ADALETİ'ni yerine getirmesini kendine gaye edinmişti. Artık yaşama amacı; vatandaşların, tüm halkın para babalarının, makam mevkii sahiplerinin vb. gibilerinin ADALETTEN KAÇMALARINI ÖNLEMEK, yapılan haksızlıklar karşısında VİCDANLARIN ADALETİNİ Sağlamaktı. Halk aradığı kahramanı bulmuştu. Artık adaletten kaçış imkânsızdı.