Alimin biri, edebi edepsizden öğrendim diyor. Belki de onlar, diğerlerinin terbiyesi için var. Ben de çocukken hep şunu düşünürdüm: Dünyada bu kadar az iyi varken ve insanların çok azı cennete gidecekken, bu kadar insanı yaratmasına ne gerek vardı? Allah bu kadar insanı bence boşuna yaratmış derdim hep. Ve sonra düşünürdüm, belki bu kadar insanı yaratmış olmasına değerdi, bir Mevlana'nın varlığı. Bir tane Mevlana yaratması için milyonlarca gereksiz insan yaratması gerekirdi belki de. Hem bak senin üstadın da öyle diyor… Vuslat, Nisa'nın kinayesini anlamaya çalışırken Nisa devam etti: "İnsan kavramının altında toplanan bütün bireyler bu evrensel yücelik aşamasına ulaşamaz. Toplumu oluşturan bireyler, gerçek yaratıcı, gerçek doğurucu olan 'üstinsan'nın ortaya çıkışına yarayan birer gereç niteliğindedir. Bir yontunun ortaya konmasında, mermeri yontan, yere pek çok parçalar, kırıntılar döken yontucunun en büyük yapıtını biçimlendirmek, yaratmak için yaptığı neyse, doğa da 'üstinsan'ı yaratmak için öteki bireyleri birer araç gereç olarak kullanır. Bireyler, bu yüce insanın ortaya çıkması için doğanın yere döktüğü, saçtığı birer kırıntıdır, birer artıktır. İşte bu nedenle, 'üstinsan'ın çevresinde, ayaklarının dibinde toplanan bireyler bir yığındır ve onlar pek çoklardır," dedi Nisa ve Vuslat'ın gözlerinin içine baktı. Vuslat sabırsızlıkla söze girdi:
- Yani Allah, bir tane Mevlana yaratmak için diğer insanları boşuna mı yarattı?
- Boşuna diyemeyiz
- Sonuç olarak öyle…
- Yığınların varlığı, bir kâmil insan için!
"Vuslat" kahramanın yaşadığı mahrumiyetler karşısında, hakikat ve anlam arayışını anlatmakta…