"Her şeyin bu kadar karışmasına nasıl izin verdik?"
"Kibir bir noktada herkesi etkisi altına alıyor. Seni de kendimi de bensiz daha iyi olacağın konusunda ikna etmeye çalıştım ve sonunda ikimiz de kırıldık. Yine de benim için o kişi olduğunu biliyordum, seni sevdiğim gibi hiç kimseyi sevemem. Bu yüzden burada sadece ben varım," dedi eliyle evini işaret ederken, "yalnızım. Bunun cezam olduğuna karar verdim. Gerçek bir şeyin tadına bakmama rağmen onu kendimden iterek reddetmemin cezası."
Kahverengi gözleri sıcacıktı. İkimizin de henüz söylemeye hazır olmadığı her şey oradaydı.
Beni sevdiğinden bahsetmesine takılmıştım.
"Beni hâlâ seviyor musun, peki?"
"Seni korkutmak istemiyorum."
Başımı iki yana sallayarak rica edercesine ona döndüm,
"Sadece dürüst olmanı istiyorum."
"Seni sevmekten hiç vazgeçmedim, Salem.
Bir kez bile. Bir an, bir saniye olsun."