Yüksek dış borç stoku, bütçe açığı ve enflasyon başta olmak üzere ülkede yaşanan bir takım makroekonomik istikrarsızlıklar, finansal ve reel sektördeki bazı yapısal iktisadi zayıflıklar, regülasyonlarda görülen bir takım aksaklıklar ve ülkeye duyulan güven kaybı, döviz cinsinden güçlü bir para birimine yönelme eğilimini arttırabilmektedir. Bir ülkedeki yerleşiklerin ekonomide değişim aracı, hesap birimi ve değer biriktirme aracı olarak kendi ulusal paraları yerine yabancı para kullanmasına dolarizasyon adı verilir. Gelişmekte olan ülkelerde 1970'lerden itibaren dolarizasyon süreci gündeme gelmiş, özellikle 1990'ların sonları ile 2000'lerin başında, gelişmekte olan ülkelerde yaşanan krizler neticesinde bu olguya özel önem verilmeye başlanmıştır.