Yaşamımıza yön veren dönüm noktaları, çoğu zaman kurgusu tamamlanmış hikâyelerin ürünü olmanın ötesinde değildir. Bu hikâyelerin değişmeyen en belirgin özelliklerinden biri de giriş kısmının genellikle en tatlı yemişlerin sunulduğu süslü bir alandan oluşmasıdır. Toplumca kutsanan ve törenler ile şenlikler ile kutlanarak aralanan kapılar, insanı genellikle hatalara sürükleyen, payına pişmanlıklar düşüren serüvenin ilk adımlarıdır. Gerçeklerin ağır yükünü sırtlayarak ilk adımlar aşılıp bir hayli yol kat edildikten sonra geriye dönüp bakıldığında birçok şeyin yitip gittiğini görmek kaçınılmazdır. Bir esaret, bir kıstırılmışlık hali…
Bir araya gelen aynı dertten muzdarip iki babanın henüz yolun başında ya uzak durmayı ya da fazlasıyla sorgulayıcı olmayı gerektiren sınırlı zamanı es geçtiği ve sonrasında kendini rüzgârın estiği yöne bırakarak yol kat ettiği süreçte birikmiş deneyimleri onları farklı düşüncelere, yargılara sürüklemekte. Bazen keyifle, bazen hüzünle…