Mustafa Müftüoğlu çok sık kullandığı "Yalan Söyleyen Tarih" tabiri dolayısıyla sıklıkla "Tarih yalan söyler mi?" sorusuna muhatap olur. Bu soruya vermiş olduğu cevap, bu kitabın yazılış amacını ve içeriğini en güzel şekilde ifade etmektedir.
"Tarih yalan söyler mi? suali, haklı bir sual! Elbette, mevcut tarih usulüne göre bu şerefli ilmin yalan söylememesi gerekir. Ancak bizde nice zamandan beri, bazı tarihçilerce(!) usule/metoda -maalesef itibar edilmemiş ve birtakım uydurma vesikalar, dostça meth veya düşmanca kin ifade eden laflarla güya tarih yazılmış, böylesine bir tarih de elbet yalan söyleye gelmiştir. Esefle kaydetmek mecburiyetindeyiz ki bugün tarih adına yazılanların -pek azı hariç- cümlesinin gerçek tarihle alakası yoktur.
Bu, gerçek tarihle alakası olmayan neşriyat, tarihi, günlük politikanın oyuncağı hâline getirip ikbâl sahiplerinin arzuları istikâmetinde yazıp söylemeyi âdet edinen sözde tarihçilerce yapılmış ve ortaya atılan o yalan
laflar, yıllar boyu, mektep sıralarından gazete ve mecmua sütunlarına kadar her yerde o kadar çok tekrarlanmıştır ki bugün o yalan lafların gürültüsünden gerçek tarihin sesi duyulmaz olmuştur.
Bu korkunç hak ve hakikat kalpazanlığı karşısında biz, şu bir dizi kitabımızla bazı tarihî olaylara ışık tutarak yalan söyleyen tarihi utandırmaya çalıştık. Devam edegelen lâf ü güzâf gürültüsü arasında gerçek tarihin sesini duyurabilirsek vazife yapmış insanların bahtiyarlığına kavuşacağız."