Türkiye'de "Kürt, Kürtçülük, siyasi Kürtçülük" gibi kavramlar ne yazık ki iç içe geçmiş durumda ve bugün başı Kürt'le başlayan her kavram bir sorun olarak karşımıza çıkarılıyor. Bu sorun, Halid-i Nakşi Cemaati'yle yan yana geldiğinde ise din ile siyaset birbirine karışıyor ve mesele, olası hudutlarını aşarak bir inanç çatışmasına dönüşüyor. Cemaat ve Kürtçülüğün görünmeyen yüzü İsrail'in Vaat Edilmiş Topraklar tablosuna girdiğinde ise Türkiye kendisini 4.000 yıllık bir küresel projeyle karşı karşıya buluyor. Bu araştırma, "Türkiye'de Kürt kimliği ile öne çıkarılan sorun aslında nedir, bugüne kadar neden çözülememiştir ve kalıcı bir çözüm için ne yapılabilir?" sorularına tarikat-siyaset ekseninde akılcı bir cevap aramaktadır. Amaç; huzurlu ve güvenli bir ülke ve gelecektir, hepimiz için, çocuklarımız için...