Yanlış Yer Yanlış Zaman
Ekimin sonları. Saat gece yarısını geçmiş. On yedi yaşındaki oğlunu bekliyorsun. Geç kaldı. Sen pencereden izlerken ortaya çıkıyor, fark ediyorsun ki yalnız değil; bir adama doğru yürüyor, üstelik silahlı. Komik, mutlu, ergen oğlunun bir yabancıyı oracıkta, evinizin önündeki sokakta öldürmesini izlerken gözlerine inanamıyorsun. Kim, bilmiyorsun. Neden, bilmiyorsun. Tek bildiğin, oğlunun gözaltına alındığı. Geleceğinin darmadağın olduğu. O gece çaresizlik içinde uyuyakalıyorsun. Her şey bitti. Ta ki uyandığın ana kadar: Cinayetten bir gün öncesine. Sonra tekrar uyanıyorsun... Dünden önceki güne. Her sabah bir önceki güne, cinayetten önceki bir başka güne daha uyanıyorsun. Mâni olmak için bir şansın daha oluyor. Cevap, bu suçu tetikleyen şey, geçmişin bir yerlerinde gizli. Bunu bulmaktan başka seçeneğin yok. “‘Çocuğunuzu kurtarmak için ne kadar ileri gidersiniz?’ sorusuna türü zekice dönüştüren, akıllara durgunluk veren bir cevap.”
Devamını Oku