AKP iktidarı altında geçen on iki yıl boyunca sadece yeni bir rejim inşa edilmedi, aynı zamanda bu yeni rejime uygun bir "büyük anlatı" da topluma kabul ettirilmeye çalışıldı. AKP rejiminin ideolojik aygıtları ve rejimin ideolojik aydınları, liberal-muhafazakâr bu "büyük anlatı"nın toplumca kabulünün AKP hegemonyasının başarısı için bir zorunluluk olduğunu biliyorlardı ve tam da bu nedenle, toplumsal akla ve hafızaya yönelik büyük bir saldırı dalgası başlattılar.
Bu süreç boyunca, Osmanlı'dan günümüz Türkiye'sine uzanan tarih, merkezle çevrenin, devletle toplumun, elitlerle halkın, batılılaşma yanlılarıyla mütedeyyin kitlelerin mücadelesi olarak yeniden yazıldı. AKP ise bu kavganın çevre, toplum, halk, mütedeyyin kitleler tarafında yer alanların, yani ezilenlerin, mağdurların günümüzdeki siyasi temsilcisi olarak sunuldu. AKP eliyle darbelerle hesaplaşılacak, vesayetin egemenliği yıkılacak ve demokratik bir Türkiye kurulacaktı.
Bugün gelinen noktada AKP hegemonyasına hizmet etmiş olanların önemlice bir bölümü "diktatoryaya gidiş" minvalinde pişmanlık yazıları yazmaya başlamışlarsa da, en başından beri olan biteni gerici ve otoriter bir rejimin adım adım inşası olarak gören ve tarih tarafından doğrulanan isimler de vardı.
Onur Aksoy, genç yaşına rağmen, yazdığı yazılarla en başından beri bu rejim inşasını izleyen, analiz eden ve eleştiren parlak, duru, net kalemlerimizden biri oldu. Bu kitapta yer alan yazıları okurken hem bu parlaklığı, duruluğu ve netliği fark edecek hem de bu toprakların ilerici birikiminin her şeye rağmen Onur Aksoy gibi genç taşıyıcılar yaratmaya devam ettiğini görerek umutlanacaksınız.