Bauman, Yasa Koyucular ile Yorumcular'da, modernite ve postmodernite kavramlarını, ''entellektüel rol''ün yerine getirildiği birbirinden tamamıyla farklı iki bağlama ve bunlara yanıt olarak gelişen stratejilere işaret etmek üzere kullanıyor. Bu karşılıktan yararlanarak Batı Avrupa tarihinin (ya da Batı Avrupa'nın egemen olduğu tarihin) son üç yüzyılını entellektüel çalışmaya ilişkin tipik modern stratejiyi en iyi sergileyen şeylerden biri ''yasa koyucu'' eğretilemesidir. ''Bu rol, görüş ayrılıklarını hükme bağlayan yetkeli ifadeler kullanmayı ve bir kez seçildiklerinde doğru ve bağlayıcı hale gelen görüşleri seçmeyi içerir. Bu durumda hüküm verme otoritesi, entellektüellerin, toplumun entellektüel olmayan kesimine oranla daha kolay eriştikleri üstün (nesnel) bilgi tarafından meşrulaştırılır. ''Bu konudaki tipik postmodern stratejiyi ise, ''yorumcu'' eğretilemesi gösterir. Yani, '' bir topluluğa özgü gelenek içinde dile getirilmiş ifadeleri, bir başka geleneğe dayanan bilgi sistemine anlaşılabilecek şekle çevirmeyi içerir.
En iyi toplumsal düzeni seçmeye yöneltmek yerine bu stratejiyi, özerk (bağımsız) katılımcılar arasında iletişimi kolaylaştırmak amacını taşır; iletim süreci içinde anlamın çarpıtılmasını önlemeye çalışır.'' Bauman bu iki stratejinin kaynağı ve etkilerini, Batı ile dünyanın öteki ülkeleri arasındaki ilişkilerde, Batı toplumlarının iç örgütlenmesinde, bilginin ve bilgiyi üretenlerin bu örgütlenme içindeki yerlerinde ve entellektüellerin yaşam tarzlarında arıyor. Bunu yaparken de, modernite projesinin vaatlerine ve iflasına ilişkin kuramsal tartışmaların yanısıra, günümüzde farklı toplumsal denetim mekanizmaların kurulması, ''yeni yoksullar''ın oluşması gibi olguları gündeme getiriyor. Bu çerçevede cevap aradığı en önemli soru ise, tamamlanmayı bekleyen modernite projesinde entellektüellerin nasıl yeniden yer alabileceği.