Yasak mıntıkanın çocukları 1 "tertele-i dersim" İnsanoğlu zulmün ağasıdır. Bu kadar kan, kin ölüm ancak insanın hırsı olabilir. Hırslarını sırtlarına alanlar Dersim'e doğru yola çıkmışlardı. "Şaki, beyaz donlu, eşkıya" olarak tanımladıkları mazlumların topraklarına karargahlarını kurdukları bir sabah, ağır makineli silahların ürkütücü sesi ile "terteleye" başladılar.
Genç kızlar, gelinler, kendilerini uçurumlardan attı bu kıyım günlerinde. Anneler başka canların ölümlerinin müsebbibi olmamak için, bebeklerini emzirirken onları boğmak zorunda kaldılar. Yakılıp yıkılan yerleşim yerlerinden sağ kurtulanlar sürgünlere yollandılar ve adlarını bilmedikleri yerlerde muhacir oldular. Ölenler, bir mezar taşından bile yoksun gömüldüler.
Seyitmençe ve Xece beş çocukları ile yedi kişilik bir aileydiler. İkinci çocukları Sultan ahrazdı. Hiçbir harfe dokunmadı, kimseye kem söz söylemedi, tanrı dahil kimseyle konuşmadı. Sürgün yollarında devam eden on beş yıllık zamandan sonra telef olmuş bir halde topraklarına döndüler. Sadece üç kişi kalmışlardı.